Theravada, "Büyüklerin Doktrini" demektir. Kaynağını en eski Budist yazıtlarından alan bir budizm okuludur.
Buda, "Uyanmış Olan", hayatta iken öğretisini Dharma-vinaya (doktrin ve disiplin) olarak adlandırmış, bu öğretiyi koruması ve desteklemesi için bugün de devam eden manastır sistemini bizzat kendisi kurmuştur. Buda'nın ölümünden sonra Dharma yayılmaya başladıkça orjinal öğretinin değişik yorumları da ortaya çıkmaya başlar. Bu değişik okumalardan biri daha sonra bir reform hareketine dönüştü ve kendisini Mahayana ("Daha Büyük Araç") olarak adlandırır, diğer kollara da Hinayana ("Daha Küçük Araç") diye hitap etmeye başlar. Bugün bizim Theravada olarak adlandırdığımız budizm okulu, işte Mahayana'nın Hinayana olarak adlandırdığı kollardan günümüze ulaşabilen tek okuldur.
Mahayana budizmi Kuzey Hindistan, Tibet, Çin, Japonya ve Kore'de yaygındır, Theravada ise kıta güney doğu asyasında yaygındır (Tayland, Burma, Kamboçya, Laos ve Srilanka) ve 100 milyondan fazla takipçisi vardır.
Peki aralarındaki fark nedir? Mahayana ve Theravada budizm okulları arasındaki en temel fark şudur: Mahayana budizmi Nirvanaya ulaşan varlığın diğer varlıkların da kurtuluşu için çalışması gerektiğini öğretir. Orjinal budizm öğretisinde ise Nirvana bireysel birşeydir ve Nirvanaya ulaşan bu dünyadan göçüp gider.
Örneğin rituellerin oldukça ağırlıklı olduğu bir Mahayana kolu olan Tibet budizmde Nirvana'ya ulaşan varlık "Dalai Lama", göçüp gitmek yerine dünyaya tekrar tekrar gelerek halkına önderlik eder. Oysa Theravada budizminde böyle bir durum yoktur.
Mahayana budizminde semboller, çeşitli tanrısal varlıklar (yaratıcı olarak tanrı değil ama deity olarak tanrı) yaygındır, Theravada'da ise semboller azdır, tanrısal varlıklar yoktur.
Ben Theravada budizmini takip ediyorum. Theravada'nın daha iyi olduğunu iddia edemem, ama benim kendi kişiliğim için daha uygun olduğunu söyleyebilirim. Ben sembolleri, rituelleri, tanrısal figürleri sevmiyorum. Bir bireyin kendi hayatını ya da kurtuluşunu başka büyük bir topluluk için feda etmesi öğretisinin totaliter rejimlerin hepsinin ortak paydası olması beni Mahayana kollarına mesafeli olmaya itiyor. O nedenle burada daha çok Theravada budizm okulu gözü ile budizm yazıları bulacaksınız.
"vayadhammā saṅkhārā appamādena sampādetha."
"Varolan herşey gelip geçicidir, uyanık (tetikte) bir şekilde kendi kurtuluşunuz için çalışın."
Buda'nın son sözleri.
Merhaba sevgili Blogger.Şu anda yazmakta oldugum bir kitap için sizden yardım alabilirim.Budizm,materyalizm ile ilgili bir kitap yazmaktayım.Sizden haber beklemekteyim.
YanıtlaSilBlogunuzda çok güzel olmuş. Bol şanslar diiliyorum
emailim: lab2@windowslive.com
Muhterem Blogger, Türkiyede genellikle Mahayana ekolüne bağlı Budacıların ( Dalai Lama, Thich Nhat Hanh vs.) eserleri var ve ben bu eserlerden Buddha-dharma'yı anlamaya çalışıyorum. Mahayana ekolü şefkat ve merhamet üzerinde çok duruyor. Acaba Theravada ekolünde de aynı vurgu mevcut mudur?
YanıtlaSilMerhaba;
SilKamboçyada yaşıyorum ve bayan arkadaşım Threvada Budisti. İnançlarına göre; merhamet ve vicdan gibi kavramlar da yeniden doğuş kaosundan kurtulmanızı engelleyen gereksiz ve zararlı özellikler.
Saygılarımla
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMerhaba theravada budizmi ile ilgili daha detayli bilgilere ulasabilecegimiz kaynaklar önerebilir misiniz ?
YanıtlaSilMerhaba theravada budizmi ile ilgili daha detayli bilgilere ulasabilecegimiz kaynaklar önerebilir misiniz ?
YanıtlaSilNihai hedefi anladığımız da " Aydınlanma" ve " Nirvana" ile tarif edilen bu yolculuğun, Bir çok düşünsel ve eylemselliklerin de senaristleri ile ortaya çıkarmış oluruz!. Ortaya çıkan şey, " doğru yol" kavgası ve bu kavgada kurnazların ve içtenlikli insanların manifestolarınin da ayirdimina varırız. Dikkat ve farkındalıkla. Nesnel ve öznel dinsel bakışın senaristleri ile ciddi bir yol ayırımi olduğunun çok sonraları farkına varabildim, kendimi rafine ettikçe! .Oyle bir boş insanlar çarkı oluşmuşki (imamlar-papazlar misali) öznel dinlerde ( tek tanrılı senaristler) oldukca enfelasyon yaratmış ve dünya örtüsünü kaybetmiş! Dünyanın sınırı, evrenlerin sonsuzluk yaylalarinda bir dal yaprağının tek hücresinden bile görülmez'e sığdırılmıştir. ve bu darliktan dolayi gaz yapıyor insanlığın cehalet yüzü! Nesnel dinlerin de, öznellik içine kaydirildigini görebiliyorum. Atomun özünde yatan nedenin hiç fikrinde olmadan, ucubelere patisah oluyoruz. Insanlığı baştan başa izlediğinizde sadece kendimi görebilirim. Tabi gördüğüm şey de insanlığın ortak gözü! Ortaya şu çıkıyor, neyi anlamaya çalışırsak çalışalım, " kopya yapıştır" lari okuyoruz. Biz burada tamamen yeni bir şey çıkarmalıyız. Bana ait olan bir şey. Artık kendinize güvenin ve sırrı kimseye söylemeden yaşayin. O sır bilinir! Yeterki doya doya sırrını yaşa!
YanıtlaSil